Türkiye’nin “Maldivleri” olarak anılan doğal güzellik Salda Gölü, son 3 ayda su seviyesindeki ciddi düşüşle gündemde. Göl çevresindeki su çekilmesi 20 metreyi bulurken, uzmanlar bu durumun iklim değişikliği ve insan etkileri nedeniyle yaşandığını belirtiyor. Kuraklık tehdidi, bölgenin doğal yapısını ve ekosistemini tehlikeye atıyor.
Su Seviyesi Hızla Düşüyor
Uzmanlara göre, bölgedeki yağışların azalması ve gölün çevresindeki insan aktiviteleri su kaybını hızlandırıyor. Salda Gölü, son yıllarda turizm nedeniyle yoğun bir ziyaretçi akınına uğradı. Ayrıca, çevredeki tarım faaliyetleri için aşırı su kullanımı da göldeki seviyenin düşmesine katkıda bulundu.
Ekosisteme Büyük Tehdit
Salda Gölü, kendine özgü beyaz kumsalı ve berrak suyuyla yalnızca estetik değil, aynı zamanda biyolojik açıdan da değerli bir alan. Ancak su seviyesindeki düşüş, gölün doğal yapısını tehdit ediyor. Bölgedeki mikrobiyal ekosistem, su seviyesindeki bu hızlı azalmadan olumsuz etkileniyor. Uzmanlar, bu durumun geri dönüşü olmayan zararlar doğurabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
Çözüm İçin Çağrı
Salda Gölü’ndeki kuraklık tehdidi üzerine, çevre örgütleri ve bilim insanları yetkililere çağrıda bulundu. Çevre Mühendisi Ayşe Yıldırım, “Salda Gölü’nün korunması için acil önlemler alınmalı. Su kullanımı düzenlenmeli ve göl çevresindeki insan aktiviteleri sınırlandırılmalıdır,” dedi.
Halkın Tepkisi
Bölge sakinleri ve çevreciler, gölün hızla su kaybetmesine karşı sosyal medyada kampanyalar başlatarak farkındalık oluşturmaya çalışıyor. Bir vatandaş, “Bu doğal güzelliği kaybetmek istemiyoruz. Yetkililer harekete geçmeli,” diyerek endişesini dile getirdi.
Yetkililerden Açıklama
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkilileri, gölün korunması için projeler geliştirdiklerini ve tarımsal sulama ile turizm faaliyetlerinin gözetim altına alınacağını belirtti. Yetkililer, bölgenin doğal yapısını koruyarak turizm ve tarım faaliyetlerini sürdürülebilir hale getirmeyi hedeflediklerini açıkladı.
Salda Gölü’nde yaşanan bu dramatik değişim, Türkiye’de doğal alanların korunmasının önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Uzmanlar, hem iklim değişikliğiyle mücadele hem de yerel faaliyetlerin kontrol altına alınması için hızlı hareket edilmesi gerektiğini vurguluyor.