26 Ekim 2023 tarihinde, Türkiye gündemine bomba gibi düşen bir gelişmeyle PKK (Partiya Karkerên Kurdistan) örgütü, silahlı mücadele faaliyetlerini sona erdirdiğini ve fesih kararını açıkladı. Bu açıklama, hem Türkiye hem de uluslararası kamuoyu açısından önemli sonuçlar doğurabilir. PKK’nın bu kararının arka planı, sebep ve sonuçları hakkında derinlemesine bir değerlendirme yapmak, geleceğe dair öngörülerde bulunmak son derece elzem hale geldi. PKK'nın bu dönüşüm sürecinin, bölgede istikrar, barış ve güvenlik üzerinde nasıl bir etki yaratacağı ise tartışmaları daha da artırıyor.
PKK'nın fesih kararının alınmasında bir dizi faktör etkili olmuştur. Öncelikle, Türkiye’de son yıllarda güvenlik güçlerinin PKK’ya karşı yürüttüğü yoğun operasyonlar ve elde edilen başarılar, örgütün etkisini önemli ölçüde zayıflatmıştır. Terörle mücadelede alınan önlemler, PKK'nın geçmişteki gücünü kaybetmesine yol açmış ve örgüt içindeki bazı fraksiyonların da çözüm arayışına girmesine neden olmuştur. Ayrıca, uluslararası alanda Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki kararlılığı, PKK'nın uluslararası destek kaynaklarını da daraltmıştır.
Öte yandan, PKK'nın kurucularından olan Abdullah Öcalan'ın hapisteki durumu da bu kararda önemli bir etkendir. Öcalan, yıllardır süren müzakerelerde barış için önemli mesajlar veren bir figür haline gelmiştir. Fesih kararı, Öcalan'ın barış çağrılarına bir yanıt olarak da yorumlanabilir. PKK'nın iç yapısı, geçmişte liderler arasındaki çatışmalarla zayıflamışken, bu kararın alınmasıyla beraber örgütün yeniden yapılanma çabalarının ortaya çıkabileceği düşünülüyor.
Böyle bir kararın ardından, Türkiye'nin doğu ve güneydoğu bölgelerindeki sosyo-politik dinamiklerde önemli değişimler yaşanması bekleniyor. Eğer PKK gerçekten de bu kararı hayata geçirirse, bölgede daha sürdürülebilir bir barış ortamı oluşma ihtimali artacaktır. Ancak bu, sadece PKK'nın kararıyla değil, aynı zamanda devletin de atacağı adımlarla doğrudan ilişkilidir. Türkiye'nin, PKK’nın feshedilmesine yönelik olumlu sinyaller vermesi, terörle mücadele politikalarını gözden geçirmesi ve bölgedeki yerel halkla barışçıl diyalog kurması, toplumda barışın yeniden tesis edilmesine katkı sağlayabilir.
Ancak tüm bu olumlu senaryoların yanı sıra, PKK'nın fesih kararının getirdiği belirsizlikler ve olası zorluklar da göz ardı edilmemelidir. Fesih kararı, örgüt içinde kalan bazı radikal unsurların tepkisine neden olabilir ve PKK'nın bazı üyeleri, fesih kararına karşı gelerek silahlı mücadeleyi sürdürmeye devam edebilir. Bu durum, barış sürecinin sağlıklı bir biçimde ilerlemesini engelleyebilir ve bölgedeki güvenlik sorunlarını derinleştirebilir.
Sonuç olarak, PKK’nın fesih kararı, Türkiye'nin iç sorunları ve bölgedeki dinamikler açısından kritik bir eşik olarak değerlendirilmektedir. Şu an için belirsizlikler hâkim olsa da, bu kararın doğru bir şekilde yönetilmesi ve gerekli adımların atılması durumunda, Türkiye’de barış ve istikrar için bir fırsat penceresi açılmış olabilir. Herkesin merakla beklediği bu süreçte, nasıl bir yol haritası çizileceği ve toplumun nasıl bir tepki vereceği ise önümüzdeki günlerde netlik kazanacak.