Son günlerde Türkiye, FETÖ ile mücadelede önemli bir adım daha attı. Ülke genelinde 30 ilde eş zamanlı operasyonlar düzenlendi ve bu operasyonlar sonucunda 65 kişi tutuklandı. Bu gelişme, FETÖ'nün ülke içindeki etkisini kırmak için yapılan kapsamlı bir mücadelenin parçası olarak değerlendiriliyor. Emniyet güçleri, FETÖ’nün gizli yapılanmasını deşifre etme gayretiyle serbest bölgelerde ve yerleşim alanlarında yoğun bir çalışma yürüttü. Yakalanan şüphelilerin çoğu, örgütle bağlantılı olduğu iddia edilen kişiler. Detaylara geçmeden önce, FETÖ'nün son yıllarda Türkiye üzerinde yarattığı psikolojik ve sosyolojik etkileri anlamak vazgeçilmez bir durum.
FETÖ, yani Fethullahçı Terör Örgütü, uzun bir süre boyunca Türkiye’nin siyasetini, ekonomisini ve kamu kurumlarını etkisi altına almaya çalıştı. 2016 yılındaki darbe girişimi ile bu örgütün gerçek yüzü bir kez daha ifşa edildi; fakat örgütsel yapılanması hala gizli kalmaya devam ediyor. Ülke genelinde güvenlik güçleri, bu örgütün hücrelerine yönelik operatif çalışmalarını yoğunlaştırdı. Eş zamanlı olarak gerçekleştirilen operasyonlarla, ülkenin dört bir yanındaki FETÖ yapılanmaları tek tek deşifre edilmeye çalışılıyor. Tutuklanan kişilerin, sendikalardan, kamu kurumlarına kadar birçok alanda etkin olduğu biliniyor. Medya, eğitim ve iş dünyasında da sızmalar yaparak, kendi ajandasını hayata geçirmek için faaliyet göstermiş durumda.
Bu son operasyonlar, devletin FETÖ ile mücadelesinin ne denli kararlı ve köklü olduğunu kanıtlar nitelikte. Türkiye’nin 30 ilinde gerçekleştirilen operasyonlar sonucunda 65 tutuklama yapılması, FETÖ’nün hala tehdit oluşturduğunun bir göstergesi. Medyumlu bir şekilde örgütün finanse edildiği ve insan kaynağı sağlandığı istihbaratını alan güvenlik güçleri, bu kişilere yönelik titiz bir çalışma yürüttü. Türkiye'nin en büyük güvenlik unsurlarının katıldığı bu operasyonlar, hem yerel hem de uluslararası ajanslardan büyük dikkat görüyor. Her bir tutuklama, Türkiye'nin hukuk ve güvenlik sisteminin FETÖ gibi örgütlerle mücadelesinin ne denli kararlı olduğunu gösteriyor. Bu tür operasyonların devam edeceği ve bu süreçte toplumun her kesiminden destek alınacağı öngörülüyor.
FETÖ ile mücadeledeki bu kararlı duruş, özellikle toplumun bilinçlendirilmesi açısından son derece önemli. Bu süreçte, halkın da bu tür örgütlere karşı duyarlı olmasının, ileride benzer olayların yaşanmaması açısından kritik bir rol oynayacağı unutulmamalıdır. Ayrıca, FETÖ’nün sadece Türkiye’nin iç sorunlarıyla sınırlı olmadığı; dünya genelinde geniş bir taraftar kitlesine sahip olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, bu tür operasyonların sadece Türkiye için değil, uluslararası güvenlik açısından da önem arz ettiği anlaşılmaktadır.
Son olarak, FETÖ ile mücadelenin sadece güvenlik örgütleriyle sınırlı kalmayacağı ve toplumun her kesimi tarafından desteklenmesi gerektiği mesajı net bir şekilde verilmelidir. Bu tür operasyonlar, sadece bir başlangıçtır ve gelecekte de bu tarz adımların atılacağı öngörülmektedir. Bu çerçevede, FETÖ ve benzeri örgütlerin sosyal, ekonomik ve politik yapılar üzerindeki etkisinin minimize edilmesi için hem devlet organlarının hem de toplumsal aktörlerin iş birliği içinde olması gerektiği aşikardır. Son tutuklama dalgası, Türkiye'nin demokratik yapısını tehdit eden her türlü faaliyete karşı ne denli kararlı ve üstün bir mücadele sergilediğinin bir kanıtı niteliğindedir.